Kader diye diye geldik şu kapkaranlık günlere!

Bir zihniyetle kavgalıyız biz. Asırlardır bitmek tükenmek bilmeyen, gittikçe daha da geri giden, her olay sonrası abuk sabuk safsatalarla insanı çileden çıkartan bilim dışı, akıl dışı, mantık dışı bir zihniyetle.
Nasıl bir zihniyet bu biliyor musunuz? Bilim adamlarının, jeologların, uzmanların durmadan tekrarladığı, “Şu bölgelerde deprem bekleniyor” sözlerini dinlemediler. Utanmadan, hayasızca, arsızca zengin müteahhitlere peşkeş çektiler arsaları. Kolonları birkaç demirden oluşan binalar diktiler fay hatlarının üzerine. İmar affı denilen saçmalığı bir lütuf gibi sunup reklamlarda cakasını sattılar. Hatay Havalimanı’nın yeri için TMMOB’un birçok kez “Burası fay hattı, havalimanı yapmayın” diye sunduğu raporu, mühendislere “Terörist bunlar, büyük Türkiye’nin önünü kesiyorlar” diyerek reddettiler. Deprem uzmanlarının uyarılarını “Sadece korku veriyorlar, büyük deprem dedikleri şeylerin hiçbiri tutmadı” diye ahlaksızca haber yapıp “spekülatif” başlığıyla dalga geçtiler utanmadan!
Türkiye bir deprem bölgesi. Binlerce kez okuduk, gördük bu cümleyi. Uzmanların yıllardır bas bas bağırıp “Deprem geliyor” cümlelerini görmezden gelip işi şansa bıraktık. Ve ansızın kırıldı yeraltındaki taşlar. Bu “büyük felaket”, milyonlarca insanı canından, evladından, annesinden, babasından, malından, mülkünden etti aniden. Tüm halk endişe ve telaş içinde elinde, avucunda ne varsa yardıma koştu. Herkes, “Benim de bir katkım olsun” diyerek elinden geleni yapmaya çalıştı. Bu halk dayanışması bize gösterdi ki, ortada bir acı oldu mu Türkiye halkı inanılmaz bir şekilde kenetleniyor birbirine.

“Kaderin böylesine yazıklar olsun!”
Birileri çıkıp “Kader bu, önüne geçemeyiz” dedi. Aslında suçu bir nevi Tanrı’ya attığının farkında mı bilmiyorum bu zihniyetteki insanların. Nasıl yani? Allah, her şeyi yazıp çizmiş, biz de bu oyunun bir parçası mıyız şimdi? Kimse özgür iradeden bahsetmeyecek mi? Biz kukla mıyız yani? Madem Müslümansınız, “…Ve biz her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık…” (İsra Suresi, 13) ayetini de mi görmezden geliyorsunuz? Şu bir gerçek, yaşanan bu felaketi “Kaderin bir planı” deyip geçiştirmek hem Tanrı’ya doğrudan suç atmaktır hem de olayın üstünü örtbas etmeye çalışmaktır. Kader; insanın doğduğu yer, annesi-babası, saç rengi, göz rengi, ten rengi, ırkı, milletidir. Sizin anlattığınız kaderin bununla hiç alakası yok.

Uzaktan eğitim zırvası!
Hiç lafı uzatmadan direkt mevzuya gireceğim. Depremzedelerin KYK yurtlarına yerleştirilmesi için üniversiteler, bu dönem uzaktan (online) eğitim sürecine girdi. Oysa yurdumuzda bir milyondan fazla boş konut, binlerce otel varken; depremzedelerin plansızca öğrenci yurtlarına yerleştirilmesi büyük saçmalıktır. Hiçbir akademisyene sorulmadan, öğrencilere danışmadan böyle bir karar alınması kabul edilemez. İnsanların canı da eğitim hakkı da barınma hakkı da “baştakilerin” umurunda değil. Bu iş bilmezliğin faturasını öğrencilere kesenler, temsil ettiği sermaye sınıfıyla birlikte son dakikalarını oynuyor…

“Uyan artık kara bahtım,
Uyan da bak geçenlere,
Kader diye diye geldik
Şu kapkaranlık günlere!”

Yayınlama: 17.02.2023
A+
A-
Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 1 Yorum
  1. davut özmen dedi ki:

    geleceğimiz genç beyinlerin böyle güzel değerlendirme yazılarını okumak bizleri sevindiriyor
    evet malesef son yıllarda giderek artan bir karanlık bağnazlık bilimden ırak sorgulamayan kafaların çoğaldığı bir toplum ve karamsar oluyoruz
    ama
    Batuhan gibi kardeşlerimizi de görünce gelecek umut ve ümitlerimizi kaybetmiyoruz