Fikrolmak

Bazı yanılsamalar sonucunda hayatın içine ya da varoluşa düştüğümüzü hissederiz bazen. İnsan olmak, var olmak, beden olmak, eş olmak, olmak ve de olmak… Belirli anlarda insan düşünür, uçsuz bucaksız bi şekilde düşünür. Neden böyle neden şöyle diye. İnsanın en güzel ve en vahim kavgasıdır; var olmak. Hani derler ya fikirler asla ölmez diye. Bilmiyorum böyle bi kelime var mı gerçekten ama bence insanın yegâne gayesi, ölümsüzlüğün anahtarı işte bu gerçekte var olduğundan emin olmadığım fikrolmak, bence. Kelimenin yapısal durumuna baktığımızda bence gayet türetilebilir ve kullanılabilir bi yapıdadır. Fikrolmak; aslında zihnin ölümsüzlüğünden ziyade bir varoluş ölümsüzlüğü anlamı katıyorum ben bu kelimeye. Her insanın hayatı belirli ölçülerde bir varoluş arayışı ve bir varoluş krizi endeksine bağlı bir denksem içerisindedir fakat bu denklemi dengesellik bağlamına oturtabildiğimiz de biraz olsun huzur bulabiliriz. Fakat buradaki huzur sizin fikrolmanızı imkansız kılacak temel unsurdur. Eğer fikrolmak istiyorsa bir insan sınırlarını zorlamalı, hatta psikolojisini allak bullak edecek düzeylere gelebilmelidir. Çünkü bu sayede bir gelişim sağlamış oluruz. 

“Unutmayın ki en iyi fikirler ve en iyi düşünceler en kötü dönemlerde ortaya çıkar. Bir çıkış arayışı insanlığı her zaman ileri taşımıştır.” 

Refah dönemlerinde de tabii ki belirli ilerlemeler katetmiştir insanlık ama eğer en kötü en karışık dönemlere bakacak olursak devrimsel fikirler hep o dönemlerde ortaya çıkmıştır. Küreselleşen dünyada refah ve konfor odaklı bir hayatın içerisinde ne kadar devrimsel fikirler ortaya atabileceğimiz konusunda ben biraz kaygılıyım doğrusu.

Gönül isterdi ki tam tersi olsun ama evrimsel sürecimize baktığımızda da insan yapısı ve varoluşu gereği tüm gelişimini kritik anlarda gerçekleştirmiştir. Çünkü bu anlarda ihtiyaç durumu söz konusudur. Eğer ihtiyacınız yoksa neden yapasınız ki? Tabii bu bir genellemedir. Beyni aç olan insan her koşulda kendi varoluşunu bir fikrolmaya yönlendirebilecek kapasiteye sahiptir fakat toplumda normal bir birey olarak kabul edebileceğimiz insanların içlerinde o potansiyeli ortaya çıkarabilmek için (maalesef ki) kriz anları oldukça elzemdir. Ve yine maalesef ki; eğer bu kriz anlarında dahi bu tip insanlar çıkaramıyorsa bi toplum…üzgünüm ama vah ki ne vah o toplumun haline. Başa dönüp bir sonuca bağlayacak olursak; fikrolmanın yolu varoluşun azabından geçer…

Yayınlama: 19.01.2023
Düzenleme: 19.01.2023 15:39
A+
A-
Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 2 Yorum
  1. Asuman Nur Ayçiçek dedi ki:

    Düşündüklerimiz ve inandıklarımız görüşümüzü etkileyenler arasında başı tutanlar arasında gelir, ve bu görüş neyi nerede gördüğümüze bağlıdır ki bir yerde keşfetmeyi ve tanımayı beklemek bizi yapısaldan ziyade kurgusal bir birey yapıyor. Beklentilerin dışına çıkabilmek bizi cesur kılmakla beraber imgede değil kafamızda oluşturduğumuz sarsıntılar ile insan olmayı öğrenmek sanırım bizi gerçekten biz yapacak

  2. Hasan yazğılı dedi ki:

    Ne güzel dile getirmişsin kardeşim ; umarım devamı gelir, bu da bir başlangıç olur ve okuyan herkese fikrolur bir nebze de olsa bu görüş ve fikirler doğrultusunda duygu ve düşünclerimize senin kadar cesur olmayı ogretebilirsek ne mutlu bize! yazanın kalemi cesur korkusuz olmalı derler senin karakterin kalemine fazlasıyla yansımış zaten ne şartlar altında bir hayat sürdüğün tercihlerin ve özgür düşüncelerin sanırım bunları yaşamaya ve yazmaya yöneltti seni iyi ki de böyle oldu umarım devamı gelir ve fikirlerin asla ölmez temennim bu güzel fikirlerin bir kitaba dönüşmesi umarım bu da olur o zaman tadından yenmez. devrimsel fikirler üretmek konusunda ki kaygın konusunda malesef haklısın ama bu önüne geçilemeyecek bir durum değil diye umuyorum zira senin de dediğin gibi vah halimize ki vah ! Kendine çok iyi bak Diyarbakır’dan kucak dolusu sevgi ve selamlar dostça kal kardeşim .