Bu da başka bir “şey”

Canım dikkatli, dinamik bir o kadar da enerjik okuyucular, hepinize merhaba. Ben aslında buraya ağırlıklı olarak sanat sepet işlerinden bahsetmeye geldim, tabi elimden geldiğince… Fakat birkaç arkadaşımın köşe yazılarını okudum ve herkeste genel bir kaygı sezdim.

Mimar arkadaşlarım, üniversitede öğrendikleri bilginin iş hayatında karşılığının olmadığından, şantiyelerde her kararın arkasında vizyon ya da eğitim eksiği olan ama nüfuza ya da en azından paraya sahip birilerinin olmasından yakınmışlar. Mühendis arkadaşlarım, planların sadece denetimden nasıl geçeceğini hesaplamaktan yorulmuşlar. Aslında yapılması gereken hesabı yapamamaktan daha çok yorulmuşlar. Başka meslekleri olan başka başka arkadaşlarım yine hayatlarının hedefledikleri gibi gitmediğinden, hayallerindeki bölümden mezun olup iş hayatına başladıklarında ideallerinin, hedeflerinin tüketilmesinden mutsuzlar. Herkes için bütün bu sorunların üstesinden gelebilmenin de tek yolu yurt dışı. Çünkü her meslek sahibi birey, değer görmediğinin, emeğinin sömürüldüğünün ya da başarılarının üzerine hep daha yetki sahibi bir yöneticinin konduğunun farkında ve bundan rahatsızlar.

Tam da benim rahatsızlıklarıma benzer. Ben dövme sanatçısıyım ve yaptığım iş kimisine göre bir sanatken kimisine göre 5 dakikada yapılan basit bir iş. Tasarımlar üzerinden dövme üretmeyi seviyorum bu yüzden bana dövme yaptırmak isteyenlere ilk sorduğum soru: Neyin hayalini kuruyorsun? Sevdiğin, tasarımda olmasını istediğin ögeler neler? Tabii bu soruların karşılığında ortak bir yol çizdiğimiz insanlar da oluyor, abla o olursa bu olmazsa kaç para diye soranlar da oluyor. Bir de işin tasarımcı kısmı var. Son yıllarda herkes tasarımcı. Bazı sosyal medya platformlarında buldukları çizimlerin arkasına bir şey koyup benim tasarımım diyen de var, tasarımın içindeki ögeleri ayrı ayrı bulup bir araya getiren tasarımcı da var, saatlerce uğraşıp işin içinden çıkamayıp oturup tekrar baştan yapan da var. Şimdi bunların hepsi tasarımcı mı? Sektörlere göre tabirler değişebilir ama demek istediğim nasıl farklı farklı karakterlerde ‘tasarımcı’lar olabiliyorsa farklı farklı karakterlerde ‘mimarlar’, ‘mühendisler’, ‘memurlar’ olabiliyor içinde bulunduğumuz sektörlerde. Peki, emek harcayanı nasıl ayırt edeceğiz? İşte tam olarak yurt dışı burada devreye giriyor.

Tabii ki sosyal medya kullanımı dünyanın her yerinde çok yaygın ama Türkiye’deki sosyal medya kullanımı çok garip, araç değil ana amaç sosyal medyanın kendisi burada. İşçilik yok ama sayfalara bir bakıyorsun müthiş, vizyon yok ama fotoğraflara bakıyorsun offf… Yanıldığımız ve kapıldığımız tek şey göstermelik olduğu. Yurt dışında böyle değil mi peki? Ben henüz gidip göremedim ama yaşayan birkaç tanıdığım var ve her birinin söylediği şey kitlelerinin kendiliğinden doğal bir süreçte oluştuğu. Yani sen hiç emek harcamadan iki üç efekt ile olayı çözdüğünü zannedebilirsin fakat burada yalnızca kendini kandırırsın. Orada ne gösterdiğine değil aslında nasıl göründüğüne daha çok bakıyor insanlar, tam da olması gerektiği gibi. Ya da iş yapamıyorsa devam etmemenin, yapamadığını kabul etmenin bir erdem olduğunun farkındalar. Yahut sürekli bir gelişim peşindeler, bulundukları yerden çok memnun olsalar da, nasıl daha iyi yaparım diyorlar kendilerine sürekli.

İllaki yurt dışı mı peki, yurt içinde hiç mi böyle insan yok? Var, hatta çok var. Ama sesini çıkartamayacaklarına o kadar inandırılmışlar ve bütün özgürlükleri o kadar ellerinden alınmış ki, konuşmayı geçtim gülümseyemiyorlar bile buradakiler.

Toparlayacak olursam, gülmek güzeldir, her gülümseme bir tebessümle, her tebessüm bir eylemle, her eylem de bir düşünceyle başlar. Düşünmek, gelişmek bunların hepsi önce kendimizi sonra etrafımızdakileri, sonra onlarında etrafındakileri değiştirir. Mademki içinde bulunduğumuz koşullardan çok mutsuzuz, o zaman iki seçenek var: ya kaçıp gitmek ya da harekete geçmek.  Sadece kendinize bugün hayatımı değiştirmek için ne yaptım diye sormanızı ve neler yapabileceğinizi düşünmenizi istiyorum. Belki de çözüm hepimizin içindedir. Yani belki de yurt dışı ana amaç değildir. E bir gülümseyelim bakalım. ☺

Kapanış yazımı da güle güle bitirdiğime göre, esenlikler diliyorum hepinize.

Yayınlama: 07.11.2022
Düzenleme: 07.11.2022 11:11
A+
A-
Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.